daha gelmedimi tövbe zamanı ilahi
Sırlı Dualar 1, Muazzam Tesirli Her Derde Deva Dua. Birinci duamızda Allah'ın Ya Fettah esması ile Fatiha Suresi'nin kombinasyonu yer alıyor. Şöyle ki: Mümkünse, ilk olarak sessiz bir ortama geçin ve yine mümkünse bedensel temizliğin sembolü olan abdeste müracaat edin. Eğer abdest alma imkanınız yoksa, yine de bu güzel
Eşinizo anda rahatsız olduğunuzu kolayca anlayacak, konuşmayı başka bir zamana erteleyecektir. 12. Onunla ilgili güzel şeyler düşündüğünüzde, bunu söyleyin. Hemen söyleyin! Güzel sözler ve iltifatlar, sizin ilişki bankanızdaki en önemli yatırımınızdır. 13.
Al-i İmran, 3/160. Sustum! Birikti yanaklarıma alfabe. Ya ilahi, ya Rabb! Sükutumu en güzel duam eyle! Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir. Şems-i Tebrizi. Gözü haramdan korumak ne güzel şehvet perdesidir. Hazreti Osman Radıyallahü anh.
Tövbe kelimesi “rücu etti” yani “döndü/yöneldi” anlamına gelen (تاب) tâ-be fiilinin masdarıdır. Ancak zamanla bu fiil “günahtan ve hatadan döndü (رجع عن الذنب)” anlamı kazanmıştır. Buna göre tövbe kelimesi “hatadan dönmek, yanlıştan kurtulmak, günahtan vaz geçmek ve pişmanlık duymak
Tövbe ve İstiğfar duası günlük olarak en çok aratılan konuların başında geliyor. Yüce Allah'un rahmetini esirgemediği hayırlı günlerde müminler tövbe ederek Allah'tan af dileyecek.
Site De Rencontre France Gratuit Sans Inscription. Şeytanın iğvâsına aldanarak tövbeyi geciktirmek, en büyük israflardan biri olan ömür bir mü’min, tövbede acele etmeli ve kendisini son nefese hazırlamalıdır. Rivâyete göre bir terzi, sâlihlerden bir zâta “–Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Allâh Teâlâ, kulunun tövbesini, canı boğazına gelmediği müddetçe kabûl eder.» Tirmizî, Deavât, 98/3537 hadîs-i şerîfi hakkında ne buyurursunuz?” diye suâl etti. O zât da sordu “–Evet, böyledir. Ama senin mesleğin nedir?” “–Terziyim, elbise dikerim.” “–Terzilikte en kolay şey nedir?” “–Makası tutup kumaşı kesmektir.” “–Kaç seneden beri bu işi yaparsın?” “–Otuz seneden beri.” “–Canın gırtlağına geldiği zaman, kumaş kesebilir misin?” “–Hayır, kesemem.” “–Ey terzi! Bir müddet zahmet çekip öğrendiğin ve otuz sene kolaylıkla yaptığın bir işi o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tövbeyi o an nasıl yapabilirsin? Bugün gücün kuvvetin yerinde iken tövbe eyle! Yoksa son nefeste istiğfar ve hüsn-i hâtime nasîb olmayabilir... Sen hiç Ölüm gelmeden evvel tövbe etmekte acele ediniz!» Münâvî, V, 65 sözünü işitmedin mi?” Bunun üzerine terzi ihlâsla tövbeye sarıldı ve sâlihlerden oldu. Zîrâ Peygamber Efendimiz, insanların nasıl yaşarlarsa o hâl üzere öleceklerini ve nasıl ölürlerse öyle haşredileceklerini haber vermiştir. Kaynak Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
BAKARA SÛRESİ 37 Derken, Adem vahy yoluyla Rabbinden birtakım kelimeler aldı, onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı. O da bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır. BAKARA SÛRESİ 54 Mûsâ kavmine dedi ki "Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilah edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün kendinizi düzeltin. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü o, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir." BAKARA SÛRESİ 128 "Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın." BAKARA SÛRESİ 160 Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar lanetlenmekten kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim. BAKARA SÛRESİ 187 Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye tan yeri ağarıncaya kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. BAKARA SÛRESİ 222 Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki "O bir ezadır rahatsızlıktır. Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever." BAKARA SÛRESİ 279 Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, ana paralarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur. ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ 89 Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler müstesnadır. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ 90 Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ 128 Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur. Allah, ya tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder. NİSÂ SÛRESİ 16 Sizlerden fuhuş zina yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir. NİSÂ SÛRESİ 17 Allah katında makbul tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. NİSÂ SÛRESİ 1 Yoksa, makbul tövbe, kötülükleri günahları yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır. NİSÂ SÛRESİ 26 Allah, size hükümlerini açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. NİSÂ SÛRESİ 27 Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar. NİSÂ SÛRESİ 64 Biz her peygamberi sırf, Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı. NİSÂ SÛRESİ 92 Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mü'min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. Öldürülen kimse mü'min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü'min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü'min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkan bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. NİSÂ SÛRESİ 146 Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah'a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir mükafat verecektir. MÂİDE SÛRESİ 34 Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin. MÂİDE SÛRESİ 39 Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. MÂİDE SÛRESİ 71 Bu yaptıklarında bir bela olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra tövbe ettiler, Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir. MÂİDE SÛRESİ 74 Hâlâ mı Allah'a tövbe etmezler ve ondan bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. EN'ÂM SÛRESİ 54 Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki "Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti merhameti yazdı. Şöyle ki Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse bilmiş olun ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." EN'ÂM SÛRESİ 43 Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya... Fakat onu yapmadılar kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti. EN'ÂM SÛRESİ 42 Andolsun, senden önce bir takım ümmetlere de peygamberler gönderdik. Peygamberlerini dinlemediler. Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık. A'RÂF SÛRESİ 153 Kötülükleri işleyip de sonra ardından tövbe edenler ile iman larında sebat edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan tövbeden sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. A'RÂF SÛRESİ 143 Mûsa, belirlediğimiz yere Tûr’a gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana kendini göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni dünyada katiyen göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi. TEVBE SÛRESİ 3 Hacc-ı ekber gününde1, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakabilecek değilsiniz. İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele! TEVBE SÛRESİ 5 Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. TEVBE SÛRESİ 11 Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız. TEVBE SÛRESİ 15 Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü'min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. TEVBE SÛRESİ 27 Sonra Allah, bunun ardından yine dilediği kimsenin tövbesini kabul eder. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. TEVBE SÛRESİ 74 Bir şey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü söylediler ve sözde müslüman olduktan sonra inkar ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye peygamberi öldürmeye de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. TEVBE SÛRESİ 102 Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. TEVBE SÛRESİ 104 Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? TEVBE SÛRESİ 106 Sefere katılmayanlardan diğer bir kısmı da, Allah'ın emrine bırakılmışlardır. Bunlara ya azap eder ya da tövbelerini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. TEVBE SÛRESİ 112 Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele. TEVBE SÛRESİ 117 Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir. TEVBE SÛRESİ 118 Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allahın azabından yine ona sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra eski hallerine dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir. TEVBE SÛRESİ 126 Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belaya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler, ne de ibret alırlar. HÛD SÛRESİ 3 Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O'na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye ömrünüzün sonuna kadar güzel bir şekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum. HÛD SÛRESİ 52 "Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin." HÛD SÛRESİ 61 Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i peygamber gönderdik. Dedi ki "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin ondan başka hiçbir ilahınız yok. O sizi yeryüzünden topraktan yarattı ve sizi oranın imarında görevli ve buna donanımlı ise ondan bağışlanma dileyin; sonra da ona tövbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir. HÛD SÛRESİ 90 "Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir." HÛD SÛRESİ 112 Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür. NAHL SÛRESİ 119 Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden yanadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. İSRÂ SÛRESİ 25 Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır. MERYEM SÛRESİ 61 Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun va'di kesinlikle gerçekleşir. TÂ HÂ SÛRESİ 82 "Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim." TÂ HÂ SÛRESİ 122 Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi. NÛR SÛRESİ 5 Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. NÛR SÛRESİ 10 Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı haliniz nice olurdu? NÛR SÛRESİ 31 Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! FURKÂN SÛRESİ 70 Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. FURKÂN SÛRESİ 71 Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner. KASAS SÛRESİ 67 Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur. AHZÂB SÛRESİ 24 Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükafatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. AHZÂB SÛRESİ 73 Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmek; mümin erkeklerin ve mümin kadınların da tövbelerini kabul etmek için insana emaneti yüklemiştir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. SÂD SÛRESİ 34 Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra tövbe edip bize yöneldi. MÜ'MİN SÛRESİ 3 Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O'ndan başka ilah yoktur. Dönüş ancak O'nadır MÜ'MİN SÛRESİ 7 Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar melekler Rablerini hamd ederek tespih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için şöyle diyerek bağışlanma dilerler "Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru." ŞÛRÂ SÛRESİ 25 O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir. HUCURÂT SÛRESİ 11 Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. HUCURÂT SÛRESİ 12 Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. KÂF SÛRESİ 33 Onlara şöyle denir "İşte bu, size dünyada vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir." TAHRÎM SÛRESİ 4 Ey peygamber'in eşleri! Eğer siz ikiniz Allah'a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü'minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. TAHRÎM SÛRESİ 5 Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir. TAHRÎM SÛRESİ Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler. BÜRÛC SÛRESİ 10 Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır. NASR SÛRESİ 3 Allah'ın yardımı ve fetih Mekke fethi geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O'ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir.
İhsan duygusu içinde yaşayan, Cenâb-ı Hakk’ın kendisini devamlı görmekte olduğu şuûrunu taşıyan ve bütün yaptıklarından dolayı kıyamet gününde Allah’a hesap vereceğine inanan bir Müslüman, bu hâliyle aslâ günah DUASI Cenâb-ı Hak buyuruyor “Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve merhametli bulacaktır.” Nisâ, 110 Resûlullah buyurdular “Günahlardan hâlis olarak tövbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir.” İbn-i Mâce,Zühd,30 Kul, fıtratı icabı günah işleyebilir. Mühim olan yaptığı günahlardan dolayı pişmanlık duyması ve bir daha yapmayacağına dair kesin karar verip tövbe etmesidir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurur “Her Âdemoğlu hatâ eder; hatâ edenlerin en hayırlısı ise, hatâlarının ardından tövbe edenlerdir.” Tirmizî, Kıyâmet 49 SAMİMİ TÖVBE Samîmî tövbe; yapılan günahın çirkinliğini insanın bilmesi, bunu vicdanının kabul etmesi, onu işlediğine pişmanlık duyması ve kendi kendine“Ben artık bu suçu bir daha yapmayacağım.” diye söz vermesidir. İnsanı kurtaracak olan samîmî tevbe tevbe-i nasûh işte budur. İşlediği günahtan pişmanlık duyan kimse, tevbe ettiğini diliyle söylerken, gönlü gerçekten pişmanlık duymalı ve bu konudaki kusur ve noksanlarını gidermeye çalışmalıdır. Dili tevbe edip, kalbi günah işlemekte kararlı olanlar hakkında şâir ne güzel söyler “Elde tesbih, dudakta tevbe, kalb ise günahların şevk ve muhabbeti ile dolu olursa, o masiyet ve günahlar, kişinin tevbe ve istiğfarı ile alay ederler.” MÜMİNİN GÜNAHI Mü’min, işlemiş olduğu günahını dâima gözünde büyütmelidir. Hak dostları, en ufak zellelerini dahi dağlar gibi büyük görmüşler, derin bir mahviyyet içinde, Hak Teâlâ Hazretlerine gözyaşları ve büyük bir teessür içinde istiğfar etmişlerdir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulur “Mü’min günahını, üstünde bir dağ gibi görüp, üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, sinek gibi konup uçacak şekilde görür.” İhyâ, İhsan duygusu içinde yaşayan, Cenâb-ı Hakk’ın kendisini devamlı görmekte olduğu şuûrunu taşıyan ve bütün yaptıklarından dolayı kıyamet gününde Allah’a hesap vereceğine inanan bir Müslüman, bu hâliyle aslâ günah işleyemez. Kaynak Osman Ersan, Altınoluk Dergisi Kasım-2002 İslam ve İhsan
Tövbe kapısı her zaman açık mıdır, bir sınırı var mı?Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Güneş batıdan doğmadan önce kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder.” Müslim, Zikir 43 HADİSİN AÇIKLAMASI Güneşin batıdan doğması, kıyametin büyük alâmetlerinden biridir. Gök cisimleri, kâinât yaratılalıberi belli bir düzen içinde seyrine devam etmektedir. Çünkü kendilerini yaratan ilâhî kudret, onları böyle programlamıştır. Kâinâtın sahibi dünya hayatına son vermek istediği zaman, yarattığı bu hassas düzeni bozacaktır. İşte o zaman güneş batıdan doğacak, bunu gören insanlar dünyanın sonu geldiğini kesin olarak anlayacaklardır. Güneşin batıdan doğduğunu gören kâfirlerin gerçeği anlayarak imân etmeye kalkmaları onlara bir fayda vermeyecektir. Bu gerçeği âyet-i kerîme şöyle ifade etmektedir “Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmayan veya imanıyla bir hayır kazanmayan kimseye, artık imânı fayda vermez.” [Enâm Sûresi 6, 158] Kıyamet alâmetleri belirdiği zaman imân etmek fayda vermediği gibi, korkunç gerçeği artık iyice anlayan günahkâr mü’minlerin yaptıklarına pişman olarak tövbe ve istiğfâr etmeye kalkmaları da bir fayda getirmez. Demek ki önemli olan, her şeyi zamanında yapmaktır. Bir gün kıyametin kopacağını, âhiret hayatının başlayacağını ve insanların dünyada yaptıklarından dolayı orada hesaba çekileceklerini daha hayat devam ederken anlamalı, kötü davranışlarını bırakmalı ve kendisine çekidüzen vermelidir. İnsanı tövbe etmenin gereğine inandıran hususlardan biri günaha bakış tarzıdır. İyi bir kul günaha sempati duymaz. Onun çirkin bir davranış olduğunu kabul eder. Günah işlemeye devam etmenin Allah’a saygısızlık olduğunu düşünür. Günahından dolayı üzülür, vicdan azabı çeker. Bu konuda büyük sahâbî Abdullah İbni Mesut’un çok güzel bir sözü vardır. Der ki “Mü’min kimse günahlarını hayalinde öylesine büyütür ki, sanki kendisi bir dağın eteğinde oturuyormuş da dağ üzerine çökecekmiş zanneder. Günaha düşkün kimse ise günahlarını, burnunun üstüne konan bir sinek gibi görür.” Buhârî, Daavât 4 HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ 1. İnsan her fırsatta tövbe etmeli, Cenâb-ı Hakk’ın kendisine lutfettiği “hatayı düzeltme yeteneği”ni göstermelidir. 2. Allah Teâlâ kulunun tövbesini kıyamet kopana kadar kabul eder. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
Tövbe; kulun işlediği bir günahtan pişmanlık duyup, bir daha işlemeyeceğine dair yüce Yaratıcıya söz vermesi ve O’ndan af dilemesidir. Af dileme isteği, kulun hatalarından dolayı vicdanında duyduğu rahatsızlıktan ortaya çıkar. Günahlar, Allah’ın rızası ile kul arasında bir perdedir. Bu perdenin ortadan kalkması, kişinin yapacağı tövbeye bağlıdır. Sevgili Peygamberimiz, kulların günah işleme ve tevbe etmeleriyle ilgili şöyle buyurmuştur. “Her insan günah işleyebilir. Günah işleyenlerin en hayırlıları ise tövbe edenlerdir İbn Mâce, Zühd, 30 Tövbe, bütün müminlere emir ve tavsiye edilen bir görevdir. Çünkü kullar, Allah’ın kendilerini mükellef kıldığı her hususu, ne kadar gayret etseler de gereği gibi yerine getiremeyip zaman zaman hata yapabilirler. Bunun için yüce Rabbimiz “Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz’’ Nûr, 24/31 buyurmuştur. Tövbenin Allah katında makbul olması için; içten gelerek, tam bir ihlâsla yapılması gerekir. Bu da kalp ile pişman olup bu pişmanlıktan dönmemek, dil ile istiğfar etmek, fiilen de günahı terk etmekle mümkün olur. Bunun yanında, kul ve kamu hakkı içeren konularda tövbenin kabul edilebilmesi için öncelikle hak sahiplerinin hakkını vermek ya da onlarla helâlleşmek gerekir. İşte böyle bir tevbe Kur’ân’da içtenlikle yapılan tevbe olarak ifade edilmiş ve şöyle buyrulmuştur “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin…” Tahrîm, 66/8 Mümin, günahının bağışlanması için Allah’a istediği sözlerle yalvarabilir. Günahlarının affının Allah’tan talebini ifade eden şu dualar da ihlasla okunabilir. * Sahabeden İbn Ebi’l-Evfâ, Peygamberimizin şöyle dua ettiğini bildirmiştir Okunuşu “Allâhümme tahhirnî mine’z-zünûbi bis-selci ve’l-beradi ve’l-mâi. Allâhümme tahhirnî mine’z-zünûbi kemâ yütahharu’s-sevbü mine’d-denesi.” Anlamı “Allah’ım! Beni günahlarımdan kar, buz ve soğuk su ile temizle. Allah’ım! Beni günahlarımdan elbisenin kirlerden temizlendiği gibi temizle” İbn Hibbân, Ed’ıye, No 955 * Sahabeden Abdullah İbn Mesûd, Peygamberimizin şu duayı üç defa okuyan kimsenin günahlarının bağışlanacağını söylediğini bildirmiştir Okunuşu “Esteğfirullâhellezî lâ ilâhe illâ hüve’l- hayyü’l-kayyûmü ve etûbü ileyhi.” Anlamı “Ulu Allah’tan bağışlanmamı dilerim ki O’ndan başka ilâh yoktur. O, diridir ve kayyumdur. O’na tövbe ederim.” Hâkim, Dua, I, 511 İnsan, yaptığı her günahtan dolayı Allah’a tevbe etmelidir. İşlenen günah sadece Allah’a karşı olup kul hakkını ilgilendirmiyorsa, bundan tevbe etmenin üç şartı vardır 1-Günahı yaptığına pişman olmak. 2-Günahı derhal terketmek. 3-Bir daha yapmamaya azimli olmak. Şayet bu üç şarttan biri eksik ise, tevbe edilmiş olmaz. İşlenen günah kul hakkını ilgilendiriyorsa, ondan tevbe etmenin dört şartı vardır; üçü yukarıda sayılan şartlardır. Dördüncüsü de kul hakkından arınıp kurtulmaktır. * * * O halde tövbe nasıl yapacağız? Tövbe ve İstiğfar Duası’nı sizler için aşağıya çıkarıyoruz. “Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe’l-azîm el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûmü ve etûbü ileyhi tevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Ve es-elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidâyete lenâ innehû hüve’t-tevvâbü’r-rahîm “Ya rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tevbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tevbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kast ettim. Sen bu tevbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da aynı günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, yâ Rabbi. Bir daha iman ve ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi arasında her ne kadar peygamber gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi kitaplara ve içindeki emirlere şeksiz ve şüphesiz iman ettim, dilimle ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve yine iman ve ikrar ediyorum ki en son kitap Kur’ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’dır.” Amentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve Rusulihi ve’l-yevmi’l-âhiri ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî minellâhi teâlâ ve’l-bâsü bade’l-mevt. Hakkun eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh. * * * * Sahabeden Ebû Bekir Peygamberimiz e; Bana bir dua öğret de onu namazımda okuyayım deyince; Efendimiz, şöyle dua etmesini buyurmuştur Okunuşu “Allâhümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîran ve lâ yağfirü’z-zünûbe illâ ente, fağfirlî mağfiraten min ındike, verhamnî inneke ente’l-ğafûru’r-rahim.” Anlamı “Allah’ım! Ben gerçekten nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen bağışlarsın. Beni katından bir mağfiret ile bağışla, bana merhamet et. Şüphesiz sen çok bağışlayansın, çok merhametli olansın.” Buhârî, Ezan 149, De’avât 17, Tevhîd, 9; Müslim, Zikir ve Dua, 48 * Sahabeden Ebû Mûsâ el-Eşarî diyor ki; Resûlullah şöyle dua ederlerdi Okunuşu “Allâhümme’ğfırlî hatîetî ve cehlî ve isrâfî fî emrî ve mâ ente a’lemü bihî minnî. Allâhümme’ğfirlî ciddî ve hezlî ve hataî ve amdî ve küllü zâlike indî. Allâhümme’ğfirlî mâ kaddemtü vemâ ahhartü, vemâ esrartü, vemâ a’lentü, vemâ ente a’lemü bihî minnî, ente’l- mukaddimü ve ente’l-muahhiru ve ente alâ külli şey’in kadîr.” Anlamı “Allah ’ım! Günahlarımı, bilgisizlik yüzünden yaptıklarımı, haddimi aşarak işlediğim kusurlarımı, benden daha iyi bildiğin bütün suçlarımı bağışla! Allah’ım! Ciddî ve şaka yollu yaptıklarımı, yanlışlıkla ve bilerek işlediğim günahlarımı affeyle! Bütün bu kusurların bende bulunduğunu itiraf ederim. Allah’ım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, ölçüsüz bir şekilde işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle! Öne geçiren de sen, geride bırakan da sensin. Senin gücün her şeye yeter. ” Buhârî, De’avât, 60; Müslim, Zikir ve Dua, 70
daha gelmedimi tövbe zamanı ilahi